bilmezdim kelimelerin kifayetsiz olduğunu şiiri dinle

D) Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel / Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu E) Dinle bakalım; işitebilir misin, / Karıncaların yuvalarına rüzgâr taşıdıklarını . 10. Aşağıdaki durumlardan hangisinde tırnak işareti (” “) kullanılmaz? A) Başkasının sözlerinden yapılan bir aktarmanın başında ve sonunda Gözleriminönünden an bile gitmesin diye hayâlin,gecelerimi geçirdim dalga sesleri arasında kıyıda,saçlarımda nem.Saçlarımdaki nem yalnızlık çekmesin diye de gözlerimde azıcık yaş.Arkamda bırakıp şehrin gürültülü eğlencesini ve kalabalığını seni seçtim hep,seni düşünmeyi.Yalnızlığı ilk kez belki de bu kadar çok sevdim, ellerim kadar yüreğimde tutuk Bilmezdimşarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.” dizeleri de bunun Türk edebiyatındaki önemli örnek-lerindendir. Buna göre bu şiir Türk edebiyatının aşağıda veri- Bilmezdimşarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. ORHAN VELI KANIK Ağlasamsesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerin kifayetsiz olduğun Site De Rencontre Pour Trouver Un Homme Riche. Posts Sor bakalım 🧚‍♀️ Archive “Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerin kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce.” More you might like “Mutlu son diye bir şey var mı?” “Bu sabah senin için yapabileceklerimi anlattım çiçeklere, tomurcuklandılar.” “Bir şarkıyı başa sarıp, tekrar tekrar dinliyorsan, o başa sardığın şarkı değil, hayallerindir.” “…çünkü kimse bana iyi davranmadı.” “Kırılan kalbimizi sırtımıza yükleyen bu asır, çığlığımızı da boğazımıza tıkıyor.” Özgürlüğüne düşkün olan bir kuş gibiyken istiyorum ki kördüğüm olalım seninle asla açılmayalım. Öyle sıkı sarıl ki bana bütün kırıklarımın toplandığını hissedeyim. “Son gününü yaşayan kelebek gibiyim daha ilk günümdeyim.” Kalbinde temiz bir nokta kaldıysa n’olursun orayı benim için koru! See more posts like this on Tumblr orhan veli beyzaalkoc karantina 3391km gelmemeyegidenadam egeninincisi büşra yılmaz More you might like seninlekaybolalim Bir insanın elbet keşkeleri vardır. Keşke tanımasaydım, keşke güvenmeseydim, keşke sevmeseydim ya da keşke daha erken sevseydim... Ama o insanın iyiki dedikleri de vardır. Ve işte sen hep iyi ki'lerimdesin iyi ki doğdun, iyi ki hayatımdasın, iyi ki seninleyim, iyi ki seni seviyorum....* Doğum günün kutlu olsun güzelim benim 💜manolyamisali ✨ En büyük iyikilerim, en büyük sevinçlerim, neşelerimin başlangıcı. Yaptığın onca şeye rağmen ne kadar minnet duysam az. Hayatımın en güzel dönüm noktası ben de seni seviyorum 💛 Türk edebiyatında mutlaka okunması gereken 15 şiiri sizler için derledik. Şiir duyguların dışa vurumudur. Peki, Türk edebiyatındaki şairlerimizin duygularını en iyi şekilde dile getirdiği şiirleri hiç merak ettiniz mi? Şiir, şairin ağlama duvarıdır. Cemal Süreyya ““Bence şiir ve aşk; bunların ikisi de gayrı-meşrudur. Meşru duruma gelince ikisi de biter. Mutluluğun şiiri yazılamaz. Masallarda bile sevgililer birleşince masallar biter. Şiir, temizler ve arıtır. Kendisi de biraz kirlidir. Son derece temiz duygularla şiir yazanlar bence bir temizlik işlemi yapıyorlardır o kadar. Şiir duygularla değil sözcüklerle yazılır.” Şiir yazarken duygularını en iyi dile getiren şairlerden biridir. Anlatamıyorum’la başlayıp Ben Sana Mecburumla biten, kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerde imdadımıza yetişen Şiirleri gelin birlikte inceleyelim. 1- Orhan Veli – Anlatamıyorum2- Atilla İlhan – Ben Sana Mecburum3- Nazım Hikmet- Bütün Şiirleriİlginizi Çekebilir Ölümsüz Şair Nazım Hikmet Sözleri ve Şiirleri4- Gülten Akın- İlkyaz5-Cemal Süreyya- Aşkİlginizi Çekebilir Nazım Hikmet Kimdir? Hayatı ve Şiirleri 6- Özdemir Asaf –Laviniaİlginizi Çekebilir Özdemir Asaf Kimdir? Eserleri ve Şiirleri7- Ahmet Arif- Hasretinden Prangalar Eskittimİlginizi Çekebilir Özdemir Asaf Sözleri ve Şiirleri Bir Şair 32 Şiir8- Can Yücel – Her şey Sende Gizliİlginizi Çekebilir Sabahattin Ali Kimdir? Biyografisi ve Kitapları [GÜNCEL]9- Şükrü Erbaş – Kocaman Bir Çocuğu Öpüyorsun10- Hasan Hüseyin Korkmazgil –Acılara Tutunmak11- Gülten Akın – Deli Kızın Türküsü12- Sezai Karakoç – Mona Rosa13- Ahmet Haşim – Merdiven14- Yahya Kemal Beyatlı – Bir Başka Tepeden15- Necip Fazıl Kısakürek – KaldırımlarSık Sorulan SorularCemal Süreyya Kaç Yaşında Öldü?Şiir Nedir?Necip Fazıl Kısakürek Nereli? 1- Orhan Veli – Anlatamıyorum Dünyada en çok okunan şiirler arasında olan Orhan Veli Kanık “Anlatamıyorum” belki de duygularını en iyi şekilde anlatamadığı şiiridir. Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. 2- Atilla İlhan – Ben Sana Mecburum Aşkların mesafeler yüzünden engellenemeyeceğini ve birbirlerine mecbur olanların şiiri.. Belki de sen bana mecbursundur bilemezsin… Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. 3- Nazım Hikmet- Bütün Şiirleri Türk Edebiyatın en büyük şairlerinden olan Nazım Hikmet, hayatına giren kadınlara yazdığı şiirlerle ruhumuzu okşamaya başarmıştır. Ayşe Kulin‟in dediği gibi birçok kadın kendisi hakkında Nâzım Hikmet‟in yazdığı şiirler gibi güzel şiirler yazılmasını isterdi “…Benim için de üç satır yazsın diye, tek bir yıla değil, tek bir aya da razı olurdum belki. Benim için de üç satır… ama tutkuyla âşık olduğu Vera‟ya yazdıklarından değil de, şefkatle, saygıyla âşık olduğu Hatice Piraye‟ye yazdıkları türden…” Fakat Nazım hikmet hayatına giren her kadın için değil kalbinde iz bırakmış birkaç kadına şiir yazmıştır. Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, Bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte Yani yürekte. Meselâ bir barikatta dövüşerek Meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken Meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Seversin dünyayı doludizgin Ama o bunun farkında değildir Ayrılmak istemezsin dünyadan Ama o senden ayrılacak Yani sen elmayı seviyorsun diye Elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık Yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. İlginizi Çekebilir Ölümsüz Şair Nazım Hikmet Sözleri ve Şiirleri 4- Gülten Akın- İlkyaz İnsanların birbirini anlamadığı, durup düşünmeye fırsatı olmadığı şu dönemlere en yakışacak şiirlerden bir tanesidir. Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı Bakıp kapatıyorlar Geceye giriyor türküler ve ince şeyler “Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz sisin dere ağızlarından sokulup akşamları Fındıklarımızı basıyor Neyleriz kararan tomurcukları Çocuklarımıza yalvarıyoruz Aç durun biraz Tecimenlere yalvarıyoruz Bir “Hotel” bir gizli evlenme az çiziniz Bir banka az çiziniz bir yalvarma Bizden size ve sizden dışardakilere Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye -Evet efendim- Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet Yazların motorlu çingeneleri Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş Toprağa tutku, kendinden dolayı Kulaklarımızı tıkıyoruz Para para para Kulaklarımızı açıyoruz Kavga kavga kavga Sorar belki biri Kavga ama neden kavga Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde -Bilmiyoruz neden kavga. Sonra kasabanın cezaevinde Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz Günlerimiz iterek genişletiyoruz Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye Bizsiz geçen menekşeyi düşünmeye Durup ince şeyleri anlatmaya Kimselerin vakti olmasa da Okulların kadın öğretmencikleri Tatil günlerini çoğaltsalar da Kutsal nemiz varsa onun adına Gözlerimiz için bağlar dokusalar da Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide Açmaya ilkyaz çiçekleri Bir gün birileri öte gecelerden Islık çalar yanıt veririz. 5-Cemal Süreyya- Aşk Bir ilişki bittikten sonra Gidene mi zor, Kalana mı? İşte, Gidenlerin cevabını Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Cemal Süreyya’dan alalım. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsin edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evselsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurada senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar Şurada da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik. İlginizi Çekebilir Nazım Hikmet Kimdir? Hayatı ve Şiirleri 6- Özdemir Asaf –Lavinia Gitmek isteyene nasıl en naif bir biçimde gitme denilir? Lakin şunu hesaba katmayı unutuyordu Özdemir Asaf “gitmek isteyene bir saç teli yeter”. Türk edebiyatımızın usta isimlerinden biri olan ve Lavinia şiiriyle aşkını en iyi biçimde ele alan Özdemir Asaf saygıyla anıyoruz. Sana gitme demeyeceğim Üşüyorsun ceketimi al Günün en güzel saatleri bunlar Yanımda kal Sana gitme demeyeceğim Gene de sen bilirsin Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim İncinirsin Sana gitme demeyeceğim Ama gitme Lavinia Adını gizleyeceğim Sen de bilme Lavinia İlginizi Çekebilir Özdemir Asaf Kimdir? Eserleri ve Şiirleri 7- Ahmet Arif- Hasretinden Prangalar Eskittim Seni “sana” anlatabilseydim… “İçimde devletler yıkıldı” diyenlerin şiiri.. Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya… Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana… Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni… Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini… İlginizi Çekebilir Özdemir Asaf Sözleri ve Şiirleri Bir Şair 32 Şiir 8- Can Yücel – Her şey Sende Gizli “Sevdiğin kadar iyisin, Nefret edebildiğin kadar kötü”. Nefret aşkın kirlenmiş haliyse Türk edebiyatının usta isimlerinden biri olan Can Yücel’in Her şey Sende Gizli şiiri, nefret edebilmek isteyenlere gelsin.. Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç… Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin… İlginizi Çekebilir Sabahattin Ali Kimdir? Biyografisi ve Kitapları [GÜNCEL] 9- Şükrü Erbaş – Kocaman Bir Çocuğu Öpüyorsun Sevgilisi tarafından dudağına bir buse kondururken aklından geçenleri sözcüklere döken Şükrü Erbaş’ın şiiri.. Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen Herkesin perde perde çekildiği bir akşam Siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun Ağzında eriklerin aceleci tadı Elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun. Yağmur her zaman gök kuşağını getirmiyor Aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı Bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen Uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun. Uzak dağ köylerine vuran ay ışığı Kerpiçlerden saraylar kuruyor yoksulluğa Ne suların ibrişimi ne gökyüzü ne rüzgar Sen bende gittikçe kararan bir halkı öpüyorsun. Sakarya Caddesi’nde sarhoşlar Rakıyla buğulanmış kaldırımlarına gecenin Yüksek sesle bir şeyler çiziyorlar. Yalnızlık her koşulda bir sığınak bulur, diyorum Uzanıp dudağımdaki titremeyi öpüyorsun. Örseler acıyla düştüğü yeri Susarak büyüyen adamların sevgisi. Ağzında pas tadıyla bir inceliği söylemek Bir gülünç içtenliktir, gecikmiş ve ezik Sen bende yanlış bir ömrün tortusunu öpüyorsun. İnsanın zamana karşı biricik şansıdır aşk Onca kapı onca duvar içinde bulur aynasını. Sen bende neleri öpüyorsun biliyor musun Herkesin simsiyah kesildiği bir akşam Yıldızlarla yedi renk gökyüzünü öpüyorsun. Sen bende, gözlerinin anne ışığıyla Bir solgunluktan doğan kocaman bir çocuğu öpüyorsun. 10- Hasan Hüseyin Korkmazgil –Acılara Tutunmak Ahmet Kayanın bestesinden bildiğimiz “Acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimizde” diyerek aşkın ızdırabını en güzel bir şekilde dışa vurmuştur. Acı çekmek özgürlükse Özgürdük ikimiz de O, yuvasız çalı kuşu Bense kafeste kanarya O, dolaşmış daldan dala Savurmuş yüreğini Ben bölmüşüm yüreğimi Başkaldıran dizelere Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimiz de elleri çığlık çığlık yanyana iki dünya ikimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik buluşmuştuk bir kavşakta unutmuştuk ayrılığı yok saymıştık özlemeyi şarkımıza dalmıştık mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde aramakmış oysa sevmek özlemekmiş oysa sevmek bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı yalanmış hepsi yalan sevmek diye bir şey vardı sevmek diye bir şey yokmuş Acı çektim günlerce Acı çektim susarak Şu kısacık konutlukta Deprem kargaşasında Yaşadım bir kaç bin yıl Acılara tutunarak Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimizde acılardan artakalan işte o bakışlarmış kuğu diye gözlerimde gün batımı bulutlarmış yalanmış hepsi yalan savrulup gitmek varmış ayrı yörüngelerde… 11- Gülten Akın – Deli Kızın Türküsü Sana büyük caddelerin birinde rastlasam Elimi uzatsam tutsam götürsem Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak Anlasan Elimi uzatsam tutamasam Olanca sevgimi yalnızlığımı Düşünsem hayır düşünmesem Senin hiç haberin olmasa Senin hiç haberin olmaz ki Başlar biter kendi kendine o türkü Yağmur yağar akasyalar ıslanır Bulutlar uçuşur geceleyin Ben yağmura deli buluta deli Bir büyük oyun yaşamak dediğin Beni ya sevmeli ya öldürmeli Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa Böcekler gibi başlamalı yeniden Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta Yan garipliğine yürek yan Gitti giden 12- Sezai Karakoç – Mona Rosa Mona Roza Tek Gül anlamına gelir. Söylentilere göre Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına aşık olur. Ancak kendisini yeteri kadar yakışıklı bulmadığı için aşık olduğu kıza bir türlü açılamaz. Daha sonra ilerleyen zamanlarda tüm cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´ a itiraf eder. Ancak reddedilir ve bu duruma çok üzülen Sezai Karakoç karşılıksız aşkına “Mona Rosa” şiirini yazar. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Ulur aya karşı kirli çakallar, Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa. Mona Rosa bugün bende bir hal var. Yağmur iri iri düşer toprağa, Ulur aya karşı kirli çakallar. Açma pencereni perdeleri çek, Mona Rosa seni görmemeliyim. Bir bakışın ölmem için yetecek. Anla Mona Rosa ben bir deliyim. Açma pencereni perdeleri çek. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi, Bende çıkar güneş aydınlığına. Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi. Seni hatırlatır her zaman bana. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi. Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur. Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, Işıksız ruhumu sallar da durur. Zambaklar en ıssız yerlerde açar. Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi. Ellerinden belli olur bir kadın, Denizin dibinde geziyor gibi. Ellerin, ellerin ve parmakların. Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana, Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar. Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Akşamları gelir incir kuşları, Konarlar bahçemin incirlerine. Kiminin rengi ak kiminin sarı. Ah beni vursalar bir kuş yerine. Akşamları gelir incir kuşları. Ki ben Mona Rosa bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında. Hayatla doldurur bu boş yelkeni. O masum bakışların su kenarında. Ki ben Mona Rosa bulurum seni. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Henüz dinlemedin benden türküler. Benim aşkım uymaz öyle her saza. En güzel şarkıyı bir kurşun söyler. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Artık inan bana muhacir kızı, Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı Alev alev sardı her tarafımı. Artık inan bana muhacir kızı. Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış. Yağmurdan sonra büyürmüş başak. Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kuş tüyüne. Bir tüy ki can verir gülümsesen, Bir tüy ki kapalı geceye güne. Altın bilezikler o kokulu ten. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister, Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 13- Ahmet Haşim – Merdiven Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak… Sular sarardı… yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta… Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta… 14- Yahya Kemal Beyatlı – Bir Başka Tepeden Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görülür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. 15- Necip Fazıl Kısakürek – Kaldırımlar I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler… Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi… II Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın! Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi, Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın! Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri, Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında. Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri; Onun taşı erimiş, senin kafatasında. İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur… Ne senin anladığın kadar, kaldırımları… III Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der. Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım; Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan… Sık Sorulan Sorular Cemal Süreyya Kaç Yaşında Öldü? Cemal Süreyya 59 yaşında ölmüştür. Şiir Nedir? Şiir, duyguları ve düşünceleri karşı tarafa en iyi şekilde geçirilmesini sağlayan dizeler bütünüdür. Necip Fazıl Kısakürek Nereli? Necip Fazıl Kısakürek aslen Kahramanmaraşlıdır. Bu yazıyı puanlamak için tıklayın! [Toplam 17 Ortalama Soru Cevap1 yıl önce1 Cevap329 Kezbilmezdim şarkıların bu kadar güzel kelimelerinse kifayetsiz olduğunu sorusunun cevabı nedir? Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin. İşte Cevaplar muzur062021-01-31 114701Cevap Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel kelimelerinse kifayetsiz olduğunu ne demek sorusunun cevabı Anlatamıyorum Ağlasam sesimi duyar mısınız,Mısralarımda;Dokunabilir misiniz,Gözyaşlarıma, ellerinizle?Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,Kelimelerinse kifayetsiz olduğunuBu derde düşmeden yer var, biliyorum;Her şeyi söylemek mümkün;Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;Anlatamıyorum. Orhan Veli'nin bu şiirinde derde düşmek olarak nitelendirdiği şey aşık olmasıdır. Şair, ''Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu '' derken de ''Aşık olmadan önce çevresindeki güzelliklerin farkında olmadığını, şarkıların bu kadar güzel olduğunu bilmediğini, kelimelerin sevgisini anlatmaya yetmediğini ''ifade etmektedir. Bu cevaba 0 yorum yazıldı. Soru SorAradığın cevap bu değil mi sor hemen Ara? den fazla soru içinde arama YazBilgilendirme 2022 yılı YKS, AÖF, AUZEF, ATA-AÖF, AÖL, LGS, AÖO, AÖIHL-MAÖL, YDS, TUS, MSÜ, ALES, KPSS, İSG, YKS, DGS, EUS, TYT, AYT, ADES, ADB, Amatör Denizcilik Eğitimi Sınav takvimleri belli Elazığ'dan Erzurum'a uzanan coğrafyadaki anonim türkülerin klasik müzikle harmanlandığı "Yukarı Fırat Senfonik Esintiler Konseri", ilk kez orkestra eşliğinde Opera Sahnesi'nde bugün prömiyer yapacak. Konserin orkestra şefliğini yapacak bestecilerden Çetin Işıközlü, çok sesli müzik eğitimi aldığını ve bugüne kadar beş opera, iki bale, bir oratoryo, üç senfonik eser, dört konçerto yazdığını dile getirdi. Işıközlü, türkülere çok aşina olmadığını da ifade etti. İLK EŞİNE DİNLETTİ Klasik müzik eğitimi gördüğü için türkü dinleme imkânının çok olmadığına işaret eden Işıközlü, "Orhan Veli 'Ağlasam sesimi duyar mısınız?' şiirinde 'Bilmezdim kelimelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu, bu derde düşmeden önce' diyor. Ben de 'bilmezdim türkülerin bu kadar derin olduğunu bu derde düşmeden önce' diyorum. Gerçekten türküler çok derinmiş, biz bunu geç öğrendik" diye konuştu. Işıközlü, İsmet Ülker'in ısrarıyla "Yukarı Fırat" türküsünün notasını alarak eseri esasından uzaklaşmadan düzenlediğini dile getirerek, parçayı ilk olarak bu konularda fikrine güvendiği eşi Işık Işıközlü'ye çaldığını, eşinin beğenmesi üzerine daha da geliştirerek şan ve orkestra için ilk türkü bestesini yaptığını söyledi. 'DOĞU-BATI KÜLTÜR SANAT BULUŞMASI DİYEBİLİRİZ' Piyanist Hande Dalkılıç'ın da beğenmesi üzerine türkünün piyano versiyonunu kaleme aldığını ifade eden Işıközlü, Dalkılıç ve Ülker'in teşvikiyle diğer türküleri de bestelediğini anlattı. Süreçte yoğun bir çalışma içerisine girdiğini belirten Işıközlü, şunları kaydetti "Hande hanım '9 türkü olursa ben bunun CD'sini çıkarırım' dedi. Biz 6 tanesini seçmiştik, Hasan Saltık da 3 türküyü önerdi. Onun da desteğiyle 8 türkünün de piyano versiyonunu hazırladım. Böylece her biri Elazığ'dan Erzincan ve Erzurum'a kadar uzanan yöredeki çoğu anonim türküler üzerindeki çalışmamı tamamladım ve 'Yukarı Fırat Ezgileri' albümü doğdu. Doğu-batı kültür ve sanat buluşması, diyebiliriz. Çok güzel bir eser oldu." Klasik müzikle harmanlanan bu besteleri dinleyiciyle buluşturacaklarını vurgulayan Işıközlü, "Konserde, çok sesliye alışkın olmayan türkü dinleyicileri, kendilerine tanıdık gelen türkü isimlerinden yola çıkarak çok sesli müziği dinleme imkanı bulacaklar" diye konuştu. ŞU FIRATIN SUYU AKAR SERİNDİR Konserde, Selva Erdener, Görkem Ezgi Yıldırım, Ayhan Uştuk, Emre Akkuş, Yunus Emre Özorhan, Şu Fıratın Suyu Akar Serindir, Dağlar Dağımdır Benim, Sarı Gelin, Pınar Başından Bulanır, Hafomun Evi Kaya Başında, Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım, Gitme Durnam Gitme, Hüseynik'ten Çıktım türkülerini klasik müzikle birlikte sunacak.

bilmezdim kelimelerin kifayetsiz olduğunu şiiri dinle