bir kadın bir erkek zeynep hamile olduğunu öğreniyor
Çintakvimi çalışma prensibi belirli yaştaki kadınların belirli aylarda cinsel birliktelik ile kaldıkları gebeliğin cinsiyetini belirlemek üzerine kurulmuştur. Çin takvimi kullanımında örneğin 24 yaşındaki bir kadın mayıs ayında gebe kalması durumunda bebek erkek olacak, kasım ayında hamile kalırsa kız olacaktır.
Bir diğer etkenin de şu olduğunu düşünüyorum: Topu topu 100 yıldır var olan psikanaliz kuramı, bizi biz yapanın çocukluğumuz olduğunu söyler. Yani ‘Bugün bir takım sorunlar yaşıyorsak bunun kaynağı çocukluğumuzdadır’ der. Psikanalizi çok ciddiye almayanlar bile sorunlarının kaynağını çocukluk travmalarında
islami konular ve ilahiler sayfamız ilahiler ve islami konular içermektedir. Sidebar. Klasik; Katlamalı Kart; Dergi; Mozaik; Kenar Çubuğu; Anlık Görüntü; Zaman Slaytı
Ayşegül kreşte hasta oluyor ve evde deli, yarım akıllı, sevdalı, uykucu, aptal ve uyanık bir dizi bakıcı ile yuvarlanıp gidiyoruz. Kreş ideali hep beni bekliyor sanki. Derken yıl 1977. 1974 affından çıkan, 2 yıl askerlik yapıp işe giren 68 kuşağı erkek mühendisleri serin ve hızlı bir rüzgar gibi doluyor işyerlerine.
Show TV'nin sevilen dizisi Yeni Gelin 53. bölümüyle sezon finali yapacak. Eğlence dolu dizinin merakla beklenen 53. bölüm 2. fragmanı yayınlandı.
Site De Rencontre Pour Trouver Un Homme Riche. Hazret-i Zeynep Resûlullah Efendimiz’in ilk kızı ve ikinci çocuğu... Kızlarının en büyüğü... Çocuk yaşta İslâm’la şereflenen ilk genç kız... İslâm’ın ve imanın kaynağı, sevgi pınarı babacığından aslâ ayrılmayan çilekeş bir iman eri... Annesinden aldığı üstün bir terbiye ile evi çekip çeviren, kocasına hizmette kusur etmeyen, becerikli, nezâketli ve işini bilen asil bir hanımefendi...Zeynep Mekke’de dünyaya geldi. Resûl-i Ekrem Efendimiz henüz otuz yaşlarında idi. Hazreti Hatice annemizle evliliği üzerinden beş sene geçmişti. İlk çocukları Kasım’dan sonra ikinci çocukları dünyayı şereflendirecekti. Doğacak çocuğun ebesi Selma Hatun’du. Efendimizin evinde büyük bir heyecan vardı. Acaba erkek mi kız mı olacaktı? Aile efradı merakla beklemekteydi. Çok geçmeden bir kız çocuğu dünyaya geldi. Hz. Hatice annemizin evinde bulunan kadınları bir hüzün aldı. Bu haberi nasıl duyuracaklardı? Çünkü Cahiliye devri olarak bilinen o dönemde Araplar kız çocuklarına hiç değer vermezlerdi. Onlardan birine; “Kız çocuğun oldu” haberi verilince içleri kederle dolar, yüzleri değişirdi. İşte Zeynep böyle bir karanlık devirde dünyaya geldi. Fakat onun doğumunda mâtem olmadı. Kâinâtın Efendisine bu haber ulaşınca aksine memnûn ve mesrûr oldu. Doğum müjdesi getirene teşekkür etti. Herkesin beklediği gibi kederli bir tavır sergilemedi. “BEN KIZ BABASIYIM” O, fıtraten pırıl pırıl bir ahlâka sahipti. Cahiliye devrinin çirkinliklerini hiç benimsememiş, vahşîce yapılan hareketleri hiç tasvip etmemişti. İçkiden kumardan, kızları diri diri gömmekten nefret ederdi. Toplumdan bu kötülüklerin kaldırılması için nasıl ve ne tarz bir mücâdele verilmesi gerektiğini düşünürdü. Bu sebepten kızı Zeynep doğunca hiç üzülmedi. Rabbine hamdetti. Hatta “Ben kız babasıyım” diyerek iftihar etti. Sevinçle, güleryüzle evine gitti. Yeni doğan kızını kucağına aldı ve Zeynep adını koydu. Zeynep gün geçtikçe büyüyordu. Evin içine neşe saçıyordu. Kâinât’ın Efendisi onun şahsında babalık sevgi ve şefkatinin örneklerini veriyordu. Zira oğlu Kasım vefat etmişti. Yıllar sür’atle geçmekte Zeynep büyümekte ve on yaşlarına girmek üzereydi. Evde diğer kardeşlerine ablalık yapıyor, onların hizmetini görüyor ve anneciğinin yükünü paylaşıyordu. Hizmetiyle gelin olacak olgunluğa ulaştığını gösteriyordu. Teyzesi Hale’nin Ebü’l-As adında kendisiyle yaşıt bir oğlu vardı. Evlerine sık gelip giderdi. Zeynep’teki nezâkete, güleryüze, işindeki becerikliliğe ve olgun davranışlarına hayran kalırdı. Hz. Hatice annemiz de yeğenini çok severdi. Onun Zeynep’e karşı ilgi ve sevgisi gözünden kaçmazdı. Evlilikte mutlu olabilmek de bu sevgiye bağlıydı. Ebü’l-As İbni Rebî herkesin güvenini kazanmış, kimsenin hakkını üzerine geçirmeyen, dürüst bir tüccardı. Şam ve Yemen taraflarına ticarete giderdi. Her dönüşünde teyzesine ve çocuklarına hediyeler getirirdi. Zeynep de bu ilgiden ve hediyelerden memnun kalırdı. Ebü’l-Âs bu şekilde teyzesinin sevgisini kazanmıştı. Bir gün teyzesine evlilik konusunu açtı. Zeynep’e olan gönül yakınlığını hissettirdi. Hatice annemizde bu talebi Efendimize arz etti. HZ. ZEYNEP’İN EVLİLİĞİ Resûl-i Ekrem, bu isteğin Zeynep’e duyurulmasını söyledi. Kıza danışmadan bir şey söylemek istemedi. Hatice annemiz bir fırsatını bulup kızına meseleyi açtı ve “Zeynep! Teyzeoğlun Ebû’l-Âs evlilik konusunda senin adını andı, ne dersin?” dedi. Zeynep bu konuda sessiz kaldı. Genç kızın sükûtu ikrardan kabul edildi ve hazırlıklar başladı. Kısa zamanda düğünleri yapıldı. Develer kesildi. Yemekler verildi. Resûlullah ve ailesi gelin Zeynep’i yeni evine kadar götürdü. Bir süre orada oturdular. Gelini yeni evine yerleştirip ayrıldılar. HZ. ZEYNEP NASIL MÜSLÜMAN OLMUŞTUR? Ebü’l-Âs sıcak bir yuvaya kavuşmuştu. Zeynep’i çok seviyordu. Mutluydu ve mesûttu. Ticaret için sefere çıktığında Zeynep baba ocağında kalıyor ve annesine ev işlerinde yardım ediyordu. Kocası yine bir sefere gitmişti. Annesinin yanında kalırken babacığında büyük değişiklikler meydana gelmiş ve sevgili babasının Hira mağarasındaki ilk vahyi alıp eve dönüşüne şahit olmuştu. Hatta hayretle annesine “Ne oldu anne? Babamın durumunda bir değişiklik var.” demişti. Hz. Hatice annemiz de; babasına yeni bir vazife verildiğini, melek Cebrâil’in gelip, Allah’tan emirler getirdiğini anlattı. Son din ve son Peygamber olarak babasına iman ettiğini bildirdi. Zeynep de; sizin inandığınıza ben de inanırım anneciğim dedi ve birlikte kelime-i şehadet getirerek ilk Müslümanlardan oldu. EBU’L AS NEDEN İMAN ETMEMİŞTİR? Ebü-l-As seferden dönüp Mekke’ye girince; yeni dinin geldiğini ve yeni peygamberin Hz. Muhammed olduğunu duydu. Evine vardığında hanımı Zeynep’e ilk olarak “Baban Peygamber olmuş öyle mi?” diye sordu. O da “Evet!.. teyze oğlu, duyduğun doğru. Ben de Müslüman oldum.” dedi ve devam etti “Vallahi sen de biliyorsun ki, babam güvenilir ve dürüst bir kimsedir. Boş yere konuşmaz. Onun doğruluğunu Mekke’de tasdik etmeyen var mı? Ebûbekir, Ali, Zeyd de Müslüman oldular. Ayrıca senin akrabalarından Osman ve Zübeyr de Müslüman oldu. Ey benim sevgili efendim, ben inandım, sen de inanır mısın?” dedi. Ebü’l-As garib bir tavırla sevgili eşine baktı ve “Vallahi baban bana göre kötü bir kimse değil. “Muhammedü’l-Emin”dir. O şaka bile olsa yalan-yanlış şeyler konuşmaz. Ancak ben, karısını hoşnut etmek için atalarının dinini terketti dedirtmek istemiyorum”, diye cevap verdi. Hanımının inancına da müdahale etmedi. Zeynep bir taraftan yeni gelen vahyi öğreniyor, ezberliyor bir taraftan da kocasının imana gelmesi için sürekli duâ ediyordu. Fırsat buldukça yeni gelen dinden bahsediyor ve onun gönlünü kazanmaya çalışıyordu. Bu duygu ve düşünceler içerisinde ona sevgi ve hürmetle hizmet ediyordu. Müslümanlar birer birer çoğalmaya başlayınca müşriklerde babasına ve bütün Müslümanlara işkence etmeye karar verdiler. Bunu duyan Zeynep çok üzülüyordu. Fakat gün geçtikçe inananlar çoğalıyordu. Mekke müşrikleri de şiddet kullanmaya başlamışlardı. Allah Teâlâ Müslümanları o zâlimlerin elinden kurtarmak için hicrette izin verdi. Sevgili babası, annesi, kardeşleri birlikte hicret ettiler. Zeynep ise Mekke’de yalnız kaldı. Kocası Medine’ye gitmesine izin vermedi. Zeynep’e bu ayrılık çok dokundu. Müşrik birisiyle evli olmasına çok üzülüyordu. Fakat sabırdan başka çaresi de yoktu. Zira hayat bir imtihandı. Bu sıkıntılardan ancak sabırla kurtulacağına inanıyordu. Allah her şeye kâdirdi. Her şeyi görüyor ve biliyordu. O’na tevekkül etti. O’na duâ ve niyazda bulundu. Sabretti, sebat etti ve neticeye erdi. PEYGAMBER EFENDİMİZ’İ DUYGULANDIRAN HATIRA Hicretten bir sene sonra idi. Mekkeli müşrikler Medine’de toplanan Müslümanlara savaş ilân etti. Kuvvetli bir ordu ile Bedir’e geldi. Müslümanlar sayı ve techizat bakımından çok az ve zayıftı. Ama Allah Teâlâ’nın yardımının kendileriyle olduğuna inanıyorlardı. Bu imanla meydana atıldılar. Büyük kahramanlıklar sergilediler. Allah Teâlâ görünmeyen ordularıyla Müslümanlara yardım etti ve zaferi elde ettiler. Müşriklerin kimisi kaçtı, kimisi esir alındı. Resûlullah Efendimizin damadı Ebû’l-As da esirler arasında idi. İki Cihan Güneşi Efendimiz Savaştan sonra ashabını toplayıp esirler hakkında istişarede bulundu. Sonra vahiy geldi ve Esirler fidye karşılığı serbest bırakılacaktı. Ebû’l-As Mekke’de hanımı Zeynep’e haber gönderdi. O da bir miktar para ile annesinin hediye ettiği gerdanlığı, kolyeyi gönderdi. Bunlar Ebû’l-As’ın fidyesi olarak Resûl-i Ekrem Efendimiz’in eline verildiğinde çok duygulandı. Mahzun oldu. Ashâbına “Eğer uygun görürseniz bunu geri verelim. Bu Hatice’nin hatırasıdır.” buyurdu. MÜMTEHİNE SÛRESİ NE ANLATIYOR? Ebû’l-As’a gerdanlık ve para geri verildi. Yalnız Mekke’ye vardığında Zeynep’i Medine’ye göndermek üzere söz alındı. Zira yeni gelen bir vahiyle “Müslüman hanım, müşrik erkeğe haram kılınmıştı.” Mümtehime Sûresi 10 O da söz verdi ve sözünde durdu. Mekke’ye varınca çok sevdiği Zeynep’ini Medine’ye uğurladı. Zeynep eşyalarını toparlayıp hazırlığını tamamlayınca anneciğinin kabrini ziyaret etti. Kızı Ümame ile birlikte kabrin başına vardı. Gözyaşları içinde, hıçkırıklara boğularak Kur’an okuyup dualar ederek can anneciğine veda etti. Sonra eve döndü. Müslüman olmuş komşu hanımlarıyla da helallaştı. Gündüz gözüyle teyzeoğlu Kinâne onu Mekke dışına çıkarıp Medine’den gelen Peygamber Efendimizin evlâdlığı Zeyd’e teslim edecekti Eşyaları deveye yüklendi. Önce Zeynep bindi deveye, sonra da kızı Ümame’yi aldı yanına. Kinane devenin yularını tuttu ve hareket ettiler. Zeynep tekrar kocasına baktı. O da ona bakıyordu. Her ikisi de ağlıyordu. Gözyaşları iplik iplik akıyordu. HZ. ZEYNEP MEDİNE’YE NASIL HİCRET ETMİŞTİR? Zeynep, Medine’ye babası ve kız kardeşlerinin yanına gidiyordu. Hamile olduğu halde kocasının yanında kalmamıştı. Biri karnında biri de kucağında olduğu halde Medine’ye gidiyordu. Kocası da onun bu haline çok üzülmüştü. Hatta ayrılığına dayanamadığı için kardeşi Kinane ile göndermiş ve “Babana söz vermiş olmasaydım göndermezdim Zeynep’im” diye oturup ağlamıştır. Kimse bir şey demez zannıyla güpegündüz çıkmışlardı, yola. Fakat azılı müşrikler haberi duyunca peşlerine düşmüş ve onlara Zîtuva mevkiinde yetişmişlerdi. Habber ibni Esved adındaki azgın müşrik bütün kiniyle, öfkesiyle ve var gücüyle deveye saldırdı. Deveyi ürküttüler. Havdecin bağlarını kesip yere düşürdüler. Zeynep ve kızı da yere yıkıldılar. Kinane saldırganlarla çarpışmaya başladı. Zeynep’i yara bere içerisinde görünce yüreği dayanamadı ve saldırganlara “Yaklaşmayın! Kalbinize oku saplarım.” diye tehdit ederek onları korumaya çalıştı.. Kinane keskin nişancı ve usta ok atıcısıydı. Onlara “Yaklaşmayın, hiç acımam, kalbinize oku saplarım” dedi. Onlar da “Seninle bir alışverişimiz yok Kinâne. Sadece Zeynep’i götüremezsin.” dediler. Ebû Süfyan araya girdi ve onu ikna etmeye çalıştı. Ona şunları söyledi “Kinane!.. halkın gözü önünde güpegündüz yola çıkmanız doğru bir hareket değil. Sen Muhammed’in başımıza getirdiklerini biliyorsun. Onun kızını böyle açıktan alıp götürmen bizim aczimize delil olacaktır. Bu işi sen geceleyin hallet. Şimdi Mekke’ye götür. Halkın itirazı kesildikten sonra gizlice al ve götür” dedi. Kinâne tamam dedi ve yara-bere içerisinde kalan Zeynep’i Mekke’ye götürdü. Atike halanın titiz bir şekilde bakımıyla birkaç gün içerisinde kendine gelen Zeynep’i tekrar geceleyin gizlice Mekke’den çıkarttılar. Kendilerini bekleyen Zeyd ve arkadaşlarına teslim ettiler. Zeynep hevdecin içinde giderken, bir yandan başına gelenleri düşünüyor bir yandan da kocasının hidayeti için sürekli duâ ediyordu. Ebû’l-Âs ile 16 yıl beraber yaşamışlardı. Ondan en küçük sert, kaba bir hareket görmemişti. Kendisine bir defa olsun bağırıp çağırmamıştı. Birbirlerini çok iyi anlamışlardı. Aralarında sevgi, şefkat ve merhamet hâkimdi. Elbette onun hidayeti için duâ edecekti. TARİF EDİLEMEYECEK KAVUŞMA SEVİNCİ Bu küçük kafile zor ve yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaştı. Hz. Zeynep babasına ve kardeşlerine kavuşmanın sevinciyle bütün ağrı ve sızılarını unutuverdi. İki Cihan Güneşi Efendimiz de dâmadının bu davranışını takdirle karşıladı ve “Bana doğruyu söyledi. Söz verdi ve sözünü yerine getirdi.” buyurarak onu taltif etti. Hz. Zeynep Medine’de huzur ve seâdete kavuştu. Kocası Ebû’l-Âs ise sıkıntı içerisindeydi. Kendisini ticârî seyahatlere vermişti. Hicretin 6. yılında ticaret kervanıyla Şam’dan dönerken Medine civarında Îs Mevkiinde baskına uğradı. Kervanın etrafı sarıldı. Kervancıbaşı Ebû’l-Âs olduğu görülünce seriyye komutanı tarafından kimsenin öldürülmemesi istendi. Canlarını emniyette gören kervandakiler de karşılık vermeden, çarpışmadan teslim oldu. Kervan Medine’ye götürüldü. Şehre girince Ebû’l-Âs bir yolunu buldu ortadan kaybolup kaçtı ve Zeynep’in kapısına vardı. Ondan eman diledi. Sabah namazı vakti idi. Zeynep hemen mescide koştu ve yüksek sesle kendini tanıtıp Ebû’l-Âs’ın kendi emanında olduğunu duyurdu. Sevgili Peygamberimiz de “Zeynep’in eman verdiğine biz de eman verdik.” buyurdu. Hz. Zeynep, babacığı Fahr-i Kâinat Efendimize geldi. “Ne yapmalıyım?” diye sordu. Efendimiz de “Kızım, ona ikramda bulun. Fakat uzak dur. Çünkü birbirinize helâl değilsiniz.” buyurdu. Zeynep hızla evine vardı. Ebû’l-Âs kapının önünde hâlâ ayaktaydı. İçeri buyur edip yemek hazırladı ve kızı ile birlikte yemek üzere önlerine koydu. EBU’L AS NASIL MÜSLÜMAN OLMUŞTUR? İki Cihan Güneşi Efendimiz alınan ganimet ve esirler konusunda ashabıyla istişare yaptı ve onlara “Uygun görürseniz, Ebû’l-Âs’ın bütün mallarını ve arkadaşlarını geri veriniz!” buyurdu. Zira Ebû’l-Âs’ın gönlü artık İslâm’a açılmıştı. Onun mahcub bir vaziyette huzura gelişi ve gözlerindeki ifade bunu hissettirmişti. Bütün malları ve adamları geri verildi. Bu hadise Ebû’l-Âs’a çok tesir etti. Oracıkta Müslüman olmaya karar verdi. Fakat ilân edemedi. Emanetleri sahiplerine verip öyle ilân etmeliydi. Derhal Mekke’ye doğru yola Medine’de kaldı. Kervanı karşılamaya gelenleri toplayan Ebû’l-Âs bütün malları sahiplerine dağıttı. Sonra “Bende herhangi bir alacağı olan kaldı mı?” diye üç defa sordu. Her seferinde “Hayır, yoktur.” cevabını aldı. Daha sonra “-Beni nasıl bilirsiniz?” diye sordu. Onlar da “-Doğru, dürüst ve güvenilir biliriz.” diye cevap verdiler. Tekrar “-Benden yalan bir söz işittiniz mi?” dedi. Onlar da “-Hayır, işitmedik.” dediler. Bunun üzerine “Vallahi yanınıza gelmeden önce Müslüman olmaya karar vermiştim. Ancak mallarımıza konmak için din değiştirdi! demeyesiniz diye ilân edemedim. Ben şehâdet ederim ki; Allah’tan başka ilâh yoktur. Hz. Muhammed de O’nun kulu ve Resûlûdür.” diyerek kelime-i şehadet getirdi. Müşriklerin şaşkın bakışları arasında evine gidip eşyalarını aldı ve Medine’ye doğru yola çıktı. Gece gündüz dinlenmeden devesini sürdü. Sevgililere kavuşmak üzere yol aldı. Nihayet Medine’ye ulaşınca doğru Mescid-i Nebi’ye gitti. Resûlullah Efendimizin huzuruna vardı ve kelime-i şehadet getirdi. Oradan Efendimizin izniyle Sevgili Zeynep’ine ve kızı Ümâme’ye kavuştu. Efendimiz nikahlarını tazeledi. Böylece üzüntüler, sıkıntılar tekrar sevince ve mutluluğa dönüştü. ZEYNEP NASIL VEFAT ETMİŞTİR? Hz. Zeynep muradına ermişti. Kocası hidayete gelmişti. Fakat bu sevinç çok kısa sürmüştü. Aradan bir sene geçmişti. Zeynep hastalanıp yatağa düştü. Hicret esnasında bir hayli yıpranmıştı. Bu hastalıktan kurtulamadı. 8 h. senede 30 yaşlarında iken Hakk’ın rahmetine kavuştu. Sevgili annelerimizden Hz. Sevde ile Ümmü Seleme ve diğer hanım sahabîlerden Hz. Ümmü Eyman ile Ümmü Atıyye Hz. Zeynep’in evine gittiler. Resûl-i Ekrem Efendimiz onlara “Onu yıkamaya sağ tarafından ve abdest âzalarından başlayınız. Tek sayıda üç-beş-yedi kere, hatta gerekli görürseniz bundan fazla yıkayınız. Sonunda suya kâfur, yahut kâfurdan biraz koku koyunuz. Yıkama işini bitirince bana bildiriniz.” buyurdu. Yıkama işi tamam olunca Efendimiz gömleğini gönderdi ve “Bunu ona iç gömleği yapınız.” buyurdu. Sonra cenaze namazını kıldırdı. Kabrin başına geldi ve kazılan kabre hüzünle baktı. Düşünceli ve üzgün bir vaziyette kabre indi. Biraz bekledi ve duâ etti. Sonra sevinç içerisinde dışarı çıktı. Oradakilere şu müjdeyi verdi “Zeynep’in zayıflığını düşünüp Allah Teâlâ’dan onun kabrini genişletip sıkıntısını gidermesini diledim. Allah duamı kabul buyurdu ve kabrini genişletip, sıkıntısını giderdi.” buyurdu. Hz. Zeynep dini, imanı uğruna çok çileler çekti. Sabırla, sebatla bu sıkıntılara direndi. Müşrik kocasına karşı nezâket, edeb sevgi ve saygıyla hizmet etti. Onun gönlünü bu şekilde fethetti. İslâm’a kavuşmasına vesile oldu. SEVGİ EN BÜYÜK BAĞ Sevgi en büyük bağdı. İnsanları birbirine yaklaştıran, birbirine hizmet ettiren en kuvvetli nesne manevî bir güç... Huzura kavuturan, mutluluğa erdiren bir tılsım... İki Cihan Güneşi Efendimiz torunu Ümâme’yi çok severdi. Bir keresinde namaz kılıyordu. Ümâme’de omuzlarında idi. Rûkû’ya vardığında onu yere koyuyor. Secdeden kalkarken yine omuzlarına alıyordu. Bir gün bir gerdanlık hediye olarak gelmişti. Onu aile halkı içinden bana en sevgili olana vereceğim dedi. Sonra Ümâme’yi çağırıp boynuna taktı. Cenâb-ı Hak bizlere o sevgili aile halkının birer ferdi olabilmeyi ve şefaatlerine erebilmeyi nasîb eylesin. Amin. Kaynak Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, 2001 - Ağustos, Sayı 186 İslam ve İhsan
Haberler > Uzun Bir Süre Uğraşmasına Rağmen Hamile Kalamayıp Erkek Olduğu Anlaşılan Kadının Bi' Acayip Hikayesi - 0015 Sizleri, çektiği karın ağrısı ile doktora gidene kadar 30 yıl boyunca normal bir hayat süren Hintli bir kadın ile tanıştıracağız. İsmini vermek istemeyen bu kadın, karın ağrısı ile gittiği doktorda aslında erkek olduğunu ve bu ağrıların testis kanseri kaynaklı olabileceğini öğrendi. Yapılan testlerin ardından aslında erkek olduğu fakat doğuştan fiziksel olarak kadın özellikleri taşıdığını öğrendi. Birbhum'da yaşayan kadın 9 yıl önce evlendi, uzun yıllar çocuk sahibi olmaya çalıştılar fakat bir türlü bu hayallerini gerçekleştiremediler. Gittiği hastanedeki doktoru hastasının durumu hakkında şunları söylüyor 'Dış görünüşüne göre o bir kadın. Sesinden tutun, gelişmiş memelerine ya da genital bölgesine kadar her şeyi kadın. Fakat doğuştan rahimi ve yumurtalıkları yok. Ve bugüne kadar hiç regl olmamış. Bu çok nadir bir durum, 22 bin kişiden 1 tanesinde görülüyor.' Yapılan testlerin ardından hastanın kromozomlarının 'XX' olması gerekirken 'XY' olduğu anlaşılıyor ve aynı zamanda da testis kanseri olduğunu öğreniyor. Doktoru bundan sonraki hayatı için "Bir kadın olarak büyümüş. Neredeyse 10 senedir evli. Biz kendisine ve eşine bugüne kadar nasıl yaşadılarsa o şekilde yaşamalarını tavsiye ediyoruz." diyor. Kemoterapi tedavisine devam eden hastanın 28 yaşındaki kız kardeşi ve iki teyzesinde de aynı sendrom olduğu da sonradan ortaya çıkmış. Bu içerikler de ilginizi çekebilir
Son zamanlarda yakın çevremde ve sosyal medyada karşılaştığım yeni bir kavram var. ’Baby Nurse’’ kavramı. İlk baby shower kavramını duyduğumda yaşadığım şaşkınlık, bu kavramı duymam ile birlikte perçinlendi. Pek çok doğum yapan arkadaşım bu hizmetten yararlanmaya başlayınca ben de bu trendin ne olduğunu merak ettim ve araştırmaya başladım. Bebek bakımı ile ilgili profesyonel destek veren, işinde uzman hemşire ve ebelerden oluşan bir meslek grubu. Süreç bebeğin doğumundan önce veya doğum sonrasında alınan eğitim ve birebir danışmanlık hizmetlerini kapsıyor. Yeni doğan bebeklerin geçirebilecekleri rahatsızlıklardan, emzirme sürecine, annenin yaşayacağı değişimlere kadar geniş bir skalada size destek olan ebeler ve hemşireler, aslında eskiden aile büyüklerinin aldığı sorumluluğu profesyonel anlamda almış alanda uzman ebe Funda ERCAN ile ’baby nurse’’ kavramını daha detaylı irdeledik, annelik ve yeni doğan bebeklere ilişkin, iki bölümden oluşan keyifli bir röportaj hazırladık. Keyifli okumalar ERCAN kimdir?Funda Ercan, kadın doğum ve bebek alanına Zeynep Kamil Sağlık Meslek Lisesi ile başlamış, Sağlık Sektörü' nün farklı bir dalı ile Üniversite eğitimine devam etmiş bir Sağlık Profesyonelidir. Ebe ve Yenidoğan hemşireliği alanlarında, 9 yıldır özel kurumlarda hizmet vermeye devam etmektedir. ’Baby shower’’ kavramından sonra yeni trend ’Baby nurse’’, kavramı nedir ve tam olarak ne alanda hizmet verir?Anne-bebek eğitimlerini evlerinde veren ve doğum sonrası annenin bebeğe adaptasyon sürecinin hızlı olmasını sağlayan/destekleyen sağlık profesyonelleridir. Ülkemizde 10 yıldan fazla süredir bu hizmet veriliyor. Ancak sosyal medya kullanımının hızla arttığı bu dönemde aileler bu eğitimlerden daha fazla haberdar oldular. Anne ve baba, bebek sahibi olmanın heyecanını yaşarken, hastaneden taburcu olup evlerine ulaşana kadar tam olarak neye ihtiyaç duyduklarının farkında olmuyorlar. Eğer yanlarında destek olabilecek aile büyükleri ya da önceden tecrübe edinmiş birileri yoksa profesyonel bir hizmet alma ihtiyacı duyuyorlar. Bizler de bu süreçte devreye giriyoruz. ’Yenidoğan Eğitimleri’’ adı altında pek çok eğitim mevcut. Bu eğitimler nelerdir? Gerçekten bu eğitimleri almaya ihtiyacımız var mı?Doğum öncesi ve sonrası eğitimler olarak ikiye ayrılıyor. Ancak doğum öncesi bebekle ilgili alınan eğitimlerin tamamı teorik bilgileri içeriyor. Dolayısıyla bunun yerine doğum sonrası hastaneden taburcu olup eve gidildiğinde alınması, anne için daha kalıcı hale geliyor. Bebekle uygulamalı olarak öğreniyor aslında. Bu eğitim doğumdan sonra görülen birçok olası sorunların önlenmesi için, anne ve babalar da farkındalık oluşturuyor. Anne sütü ve emzirme ile ilgili problemlerden, evde yaşanabilecek sıkıntılara kadar her detayı içeren eğitimler ailelere uygulamalı anlatılıyor. Hamilelik öncesi ve hamilelik esnasında spor yapmak doğru mu? Kesinlikle Hamilelik, kadının fiziksel, hormonal ve psikolojik açıdan birçok değişiklik yaşadığı uzun bir süreçtir. Hamilelik de salgılanan bazı hormonlar ve büyüyen bebeğin ağırlığı, annenin kas ve iskelet sistemde birtakım değişiklikler yaratıyor. Gebede bel ve sırt ağrıları görülebilir, bağ dokusu gevşer, eklemler kolay yaralanabilir. Özellikle de el ve ayak bileklerinde oluşan ödem, anne adayının birçok problem yaşamasına neden olabiliyor. Bu yüzden hamilelik öncesinde ve süresince spor yapmak daha rahat hamilelik geçirmesini sağlıyor. Ayrıca doğum şekli ne olursa olsun, anne emzirme ve lohusalık süreci de yaşayacağı için, sırt ve kol kaslarının güçlü olması önemli. Hamile pilatesi nedir?Pilates hamilelikte büyük avantaj sağlıyor. Hamilelikte yaşanan fizyolojik süreç için en iyi egzersiz grubunu içeriyor. Normal doğum yapmayı düşünen bir hamilede vajina kaslarını güçlendirmek, doğum sonrası idrar kaçırma problemlerini önlemek için birçok egzersiz mevcut. Ayrıca nefes kontrolü, kas ve iskelet sisteminin güçlenmesi, sırt ve kol kaslarının bebeği taşımaya uygun olarak çalıştırılması her iki doğum şekli içinde önemli. Röportajın ikinci kısmı Perşembe günü yayımlanacaktır. Öneri ve görüşleriniz, danışmanlık hizmetleri ve marka eğitimleri için bizimle aşağıdaki adreslerden irtibata TUVANA EROLTUİnstagram tuvanaeroltuİnstagram tuvanaeroltuilemarkalasmatuvanaeroltu
Levent Ülgen, Aksel Bonfil ve Çağla Demir'in başrollerini paylaştığı 'Kocaman Ailem' adlı dizi, yakında atv'de başlayacak. Senaryosunu Nuray Uslu, Şeyda Delibaşı, Aylin Eren ve Nergiz Herdem İnce'nin kaleme aldığı, Hakan İnan'ın yönettiği dizinin kadrosunda; Emre Karayel, Buse Arslan Akdeniz, Zeynep Gülmez, Berkay Tulumbacı, Özlem Türkad gibi isimler yer alıyor. Dizi; pastırma ve sucuk fabrikası sahibi 'Hulusi'nin geçirdiği trafik kazasının ardından eski sevgililerini bulup onlarla helalleşmek istemesiyle başlıyor. İşadamı, geçmişte kalplerini kırdığından ahlarını aldığını düşündüğü üç kadını bulması için oğlu gibi sevdiği 'Demir'i görevlendiriyor. 'Hulusi', sadece helalleşmek için yeniden bir araya geldiği üç kadından üç çocuğu olduğunu öğrenince şok yaşıyor. Tüm zorluklara rağmen bir arada olmanın gücünü, aile olmanın güzelliğini ve aşkı anlatan diziyi oyuncuları anlattı. Aksel BONFİL Demir 'DEMİR' TÜRK HALKININ ARADIĞI İDEAL DAMAT' 'Demir'in çocukluğu çok zor geçmiş. Aslında güçlü bir adam çünkü yaşadıkları kendisinde bir savunma mekanizması yaratmış. Çok yardımsever, kendisinden çok başkalarının mutluluğunu düşünen biri. 'Demir'in hayatta değer verdiği iki insan var Biri kendisini büyüten manevi babası 'Hulusi' ve başının tatlı belası nişanlısı 'Elif'. 'Demir', 'Hulusi Baba'nın yanında çalışıyor. Çok güçlü karakterler oldukları için 'Elif'le ortak noktada buluşup evlenemiyorlar. Aslında birbirlerini çok seviyorlar. 'Demir' aslında Türk halkının 'Keşke benim de böyle bir damadım olsa' diyeceği bir karakter. Ben de kendime 'Demir'i örnek alabilirim aslında çünkü o, asla tükenmeyen bir adam. Çağla DEMİR Elif 'ELİF' DELİKANLI BİR KIZ' 'Kocaman Ailem', sıcacık bir aile dizisi. Canlandırdığım 'Elif'; inatçı, delikanlı bir kız, kendi doğruları var. Dizide seyirci, 'Elif'in nişanlısı 'Demir'le olan itiş kakışlarını da izleyecek. Çok güzel bir proje. Karakterlerin hepsinin altı dolu. Senaryoyu ilk okuduğumda çok heyecanlandım. Seyircinin de seveceğini umuyorum. 'Elif' bana yakın bir karakter değil çünkü benden çok daha net ve dik bir karakter. Ben insanları kırar mıyım diye çok düşünürüm, daha naifimdir. Emre KARAYEL Şinasi 'BÖYLE TEMİZ BİR ROL BULMAK ÇOK ZOR' Dizide 'Hulusi'nin kardeşi 'Şinasi'yi oynuyorum. İyi bir insan, abisini de çok seviyor. 'Hulusi'ye çok bağlı olduğu için onun kurallarında yaşıyor. Rolü çok sevdiğim için gelen teklifi düşünmeden kabul ettim. Çok temiz bir karakter. Bu devirde böyle bir karakter bulmak zor. Buse ARSLAN AKDENİZ Berrak 'BERRAK' AŞKI CİDDİYE ALMIYOR' Dizide canlandırdığım 'Berrak', karakolda çalışan bir amir. İşinde çok sert ve titiz bir kadın. Babası 'Hulusi'ye çok düşkün. Evinde ise çok sıcak bir ortamda yaşıyor. Ayakları yere sağlam basan, kararlarını kendi verebilen biri. Erkeklerle pek alakası yok, aşkı çok ciddiye almayan bir karakter. Erkekleri biraz komik buluyor. Levent ÜLGEN Hulusi 'SEYİRCİ İLK KEZ BENİ DRAMATİK ROLDE İZLEYECEK' Canlandırdığım 'Hulusi', gereksiz yere harcama yapmaktan kaçınan bir işadamı. İşyerinde elektrik az yaksın diye asansör kullanmıyor, sekiz katı merdivenle çıkıyor. Ama hiç göstermeden yaptığı iyilikler, kimsenin bilmediği bonkör bir yanı da var. 'Hulusi', ihtiyacı olanlara gizliden gizliye yardım eden bir adam. Yıllar sonra üç tane çocuğu olduğunu öğreniyor. Bu dizide seyirciyi biraz şaşırtacağım çünkü ilk kez dramatik bir rolde karşılarına çıkacağım.
Haberler > Sperm Donörü Olan Babasından 50 Kardeşi Olduğu İçin Kimseyle Flört Edemeyen Bahtsız Kadının Hikayesi - 1700 Sizleri TikTok'ta anlattığı hikaye ile herkesi şaşırtan 23 yaşındaki Izzy ile tanıştıralım. New Jersey'de yaşayan Izzy kimliği belli olmayan sperm donörü babasından 50 kardeşi olduğu için kimseyle duygusal bir şey yaşayamıyor çünkü görüştüğü insanlardan bir tanesinin kardeşi çıkmasından çok korkuyormuş. Izzy birkaç yıl önce atalarını öğrenmek için DNA testi yaptırıyor ve aslında İtalyan olmadığını öğreniyor. Daha sonrasında ise bir kadın kendisine Facebook üzerinden ulaşıyor ve büyük bir ailesi olduğunu öğreniyor. Izzy ve aslında üçüz olan 2 erkek kardeşi annesi tarafından yetiştirilmiş ve biyolojik babasının aslında adı belli olmayan bir sperm donörü olduğunu öğreniyor. “Biriyle flört etmeye başlamıştım. İkinci buluşmada belirli bir kişi veya aile ile ilgili olup olmadığımı soran bir mesaj aldım. Daha sonrasında ise sperm donörü bir bebek olup olmadığımı sordu.' Daha sonrasında bir Facebook grubuna katılan Izzy, aynı sperm donörünün 50 tane çocuğa biyolojik babalık yaptığını öğreniyor. Izzy son zamanlarda insanlarla görüşmekten çekindiğini dile getiriyor, sokakta her an bir kardeşi ile tanışabileceğini düşünüyor. Izzy'nin yaşadıklarını anlattığı videoyu buradan izleyebilirsiniz; Bu içerikler de ilginizi çekebilir;
bir kadın bir erkek zeynep hamile olduğunu öğreniyor